Fenerbahçe – Lille maçı sonrası övgü dolu yorumlar: Çok yazık oldu! Turun hakkı bu değildi

Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda 2-1 kaybettiği ilk maçın rövanşında Lille ile uzatmalar sonucunda 1-1 berabere kaldı ve elendi. Temsilcimiz bu sonuçla doğrudan UEFA Avrupa Ligi’ne dahil oldu.

Ülker Stadyumu’nda oynanan maçta Fenerbahçe normal süreyi 90+1′ Diakite’nin kendi kalesine attığı golle 1-0 önde kapattı. Lille’e turu getiren golü 118. dakikada Jonathan David penaltıdan attı. Toplam skorda 3-2 üstün olan Lille, Şampiyonlar Ligi play-off turuna yükseldi.

İKİ KEZ DİREĞE TAKILDIK

Fenerbahçe iki kez direkleri geçemedi. 83. dakikada sol taraftan Dzeko’nun ceza yayına attığı pasta Osayi-Samuel’in bekletmeden şutunda meşin yuvarlak yan direkten oyun alanına döndü.

120. dakikada En-Nesyri’nin kafayla arkaya aşırdığı topa Cenk Tosun’un kafa vuruşunda meşin yuvarlak üst direkten döndü.

Hürriyet yazarları Uğur Meleke ve Engin Kehale, karşılaşmayı köşe yazılarında değerlendirdi.

UĞUR MELEKE: ŞANSIN BÜYÜK ROL OYNADIĞI BİR SATRANÇ MAÇI

Lille takımının net bir oyun tarifi var. Biz bu oyun tarifine aşinayız: Genesio, Lyon’un başındayken Beşiktaş’ı da böyle elemişti.

Rennes’deyken Fenerbahçe’ye karşı da bu futbolu oynatmıştı. Lille takımının damarlarına da enjekte etmiş fikirlerini. Geriden pasla çıkma konusunda saplantılılar. Örerek, satır satır çizerek çıkıyorlar ileriye. Ön alan baskısını kırıp çıkarlarsa zaten geçmiş olsun! Pozisyon yaratıyorlar. Ancak geriden çıkarken elbette kusursuz değiller. Hata yapabiliyorlar. İlk maçtan da gayet iyi biliyorduk bunu.

LiLLE’iN PANZEHiRi ÖNDE BASKI

Lille, Kadıköy’e Fransa’daki 11’inin ve oyun anlayışının aynısıyla geldi. Yine beşli savunma oynadılar. Yine sağ stoper Meunier, sağ kanat bek Santos ve sağ açık Cabella ana çıkış planlarıydı. Bu Lille takımının panzehri önde doğru baskı. Fenerbahçe dün ilk 1 saatte önde baskıya gitti ancak çoğunlukla bir sorunu vardı bu hücum presin: Önde pres yapan 6 oyuncuyla geri dörtlünün mesafesi, yani takım boyu çok uzundu.

BÜTÜNCÜL BiR PRES YOKTU

Bütüncül bir pres değildi bu. Hatlar kopuktu. Haliyle de Lille takımı defalarca kırdı bu yalancı baskıyı. Oysa benzer şekilde Fenerbahçe geriden çıkarken Lille’liler bütüncül bir baskı yaptılar.

Forvetleri presteyken, stoperleri de en azından orta çizgiye basıyorlardı. O yüzden de presten sonuç aldılar zaten.

70’lere kadar böyleydi maçın kaderi. 70’li dakikalardan itibaren hem Lille tutucu davranmaya, her fırsatta yerde zaman geçirmeye başladı; hem de Mourinho kenardan taze takviyelerle değiştirdi takımının ritmini. En-Nesyri ve Cenk ile santrforları üçledi, Lille duvarına karşı yüksek toplara döndü. O yüksek toplardan birinde de maçı uzatmaya götüren gol geldi zaten.

OĞUZ FARK YARATABiLiRDi

210 dakika süren, deyim yerindeyse kan-ter ve gözyaşı dolu, iki hocanın satrançvari hamleleriyle geçen eşleşmenin kaderini şanssızlıklar belirledi. Toplam beş golün üçü savunma oyuncularının ters vuruşlarıyla geldi, bir de penaltı ekleyin o tabloya. Lille 10 kişi kaldığında, 109’da Oğuz Aydın girseydi keşke. Yorgun Lille’e karşı onun sürati fark yaratabilirdi sanki. Yazık oldu gerçekten.

ENGİN KEHALE: TURUN HAKKI BU DEĞİLDİ

Fenerbahçe emeğinin karşılığını alamadan Kadıköy’den ayrıldı.

Kadıköy’deki maçın künyesine bakınca belki 3. ön eleme turu yazıyordu ancak sahadaki oyun ve iki takımın seviyesi, bir Şampiyonlar Ligi grup maçını andırıyordu. Lille, topla çıkma beceresi yüksek takım. Zaman zaman De Zerbi’nin Brighton’ını andıran soğukkanlılıkla ve sakinlikte baskıyı kırmayı başarıyorlar.

SAVUNMADA DA SINIFI GEÇTiK

Böyle bir takıma karşı nerede, nasıl baskı yapacağınız çok önemli. Mourinho’nun stratejisi de bunun üzerineydi. Birebirde geçilme. Doğru baskı yap, topu alamazsan 15-20 metre geriye gel ve o hattı savunmaya sıfırdan başla. 22. saniyedeki Dzeko kafasından sonra 29 dakika oyun dengede gitti. Lille topa biraz daha fazla sahip olan ve oyunu istediği gibi yöneten taraftı. Ta ki Mert Müldür’ün rakibin topla çıkarken yaptığı hata sonrası kazandığı faule kadar. 29-32. dakikalar arası üst üste kornerler ve hepsinden şutlar (Szymanski-Mert Hakan-İsmail) ile baskıyı hissettirdik. Sonrasında da Saint-Maximin top sürmeleriyle rakibin gardını düşürdük. Bu 10 dakika, Lille’i panikletip kendi oyununun dışına çıkarmayı başardık. Sarı lacivertlilerin David’in bitiremediği bir pozisyon dışında savunmada da sınıfı geçtiğimiz söylenebilir.

MOURiNHO 2. YARI RiSKLERi ARTIRDI

Mourinho, ikinci yarıda sertliği, tempoyu ve riskleri artırdı. En-Nesyri’yi oyuna atarak ön tarafı çiftledi, golü bulup tekrar dengeye dönmeyi düşündü. O beklenen gol, aynı ilk maçta son dakikada F.Bahçe’nin aleyhine olduğu gibi, bu sefer Lille’in hatasından temsilcimizin lehine oldu ve maça tutunduk. Uzatmalarda her şey istediğimiz gibi giderken, rakip 10 kişi kalmışken Oosterwolde’nin yaptığı basit hata ise sarı lacivertlilerin emeğinin karşılığını alamadan Kadıköy’den ayrılması anlamına geliyordu…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir